0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

BAK POSTACI GELİYOR-VI

“Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına”1
diyen şairin sözleri yüreklerde yankılanıp ufuklara sığmazken takvim yaprakları da kuruyan yapraklar misali zaman ağacının dallarından düşüp bir bir kaybolurken “talihin elinde oyuncak olan” bizler, bu duruma sevinsek mi, üzülsek mi bilmiyorum. Oysa bilinen ve gerçek olan bir şey var ki hepimiz bir mirasyedi gibi o ele avuca sığmayan zamanı çok rahat harcamaktayız… Baksanıza günlük telâşlarımızın arasında farkına varmadan sonbaharın son ayı olan eyyam-ı kasıma da ulaştık. Halk arasında “Günler uzaldı, geceler kısaldı derler, kasım yüz, gerisi düz derler, dokuz iyi gitmezse otuzu gözle derler…”
Bildiğiniz gibi Arapçada “kasım” ayıran, bölen, taksim eden anlamında bir kelimedir. Yunus Emre de herhalde “kasım” kelimesinin bu özelliğinden nasibine düşeni yeterince alacağını tahmin etmiş olacak ki bir şiirinde “Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme/ Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.” demiştir.
Yunus’un şiirindeki bu menkıbeyi Arif Nihat Asya’nın “Molla Kasım”2 yazısında ayrıntılı okuyabilir, farklı bir bakış açısıyla Molla Kasım’a verilen ulvî görevi keşfedebilirsiniz, diyerek konumuza dönelim.
Kasım kelimesi, tam da bu ayda, kasım ayında, benim ve bizim için sözlükteki tanımıyla birebir uyuşmaktadır. Neden mi? Çünkü bu ayda benim ve bizim çok değer verdiğim(iz) insanlardan bazıları bu fani dünyadan ayrılıp ebedî âleme göçmüşlerdir. Mesela Ağabeyim Necdet Özkaya bu ayın 3’ünde, annem 8’inde hepimizin ATA’sı olan Mustafa Kemal ise 10’unda aramızdan ayrılmıştır.
Arif Nihat Asya, 10 Kasım için “Takvimlerin Bu Yaprağı Siyah Kalacaktır”3 derken şunları yazar:
“‘Yaşasın’ diye çok bağırmıştık ve henüz yaşayacak çağdaydı, yaşamadı. Sıhhati, hayatı için ettiğimiz dualar geri geldi
Şair: ‘Ömrüne katmak için Tanrı ömrümden alsın.’ diyordu. Şair, sesini duyuramadı.
Onun, bu yurdu kurtarmakla gösterdiği harikayı fen, onu kurtarmakta gösteremedi. Ve büyüklük onda kaldı.
Karların, kışların, çöllerin, kurşunların, mermi rüzgârlarının yıkamadığı bir gövdeydi ve daha altmışında yoktu.

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz