Ayarsız’ın geçen ayki sayısında kaleme aldığım yazı üzerine pek çok yorum geldi. Bu yorumların bazıları da hatırlatma niteliğindeydi. Bizim kuşağın kişisel tarihinde oldukça mühim yeri olan bir hatırlatmaydı bu.
“Kesin İnançlılar” meselesine dönmeyecektim ancak tarihe not düşmek adına bu kitabın bizim kuşağın kişisel tarihindeki yerinden bahsetmeden geçmek istemedim. Eric Hoffer’in bu çarpıcı eserini bizim kuşakla tanıştıran merhum Başbuğ Türkeş’tir. 80 sonrasının ilk “Özel Eğitim Grubu”, Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin o zamanki adresinde -Menekşe Sokak 10/A- başlamış ve üniversitelerden seçilen Ülkücü gençler Başbuğ’un tedrisatından geçmişti. Başbuğ rahmet-i Rahman’a kavuşuncaya kadar devam eden bu eğitim faaliyeti Ülkücü gençler için oldukça ufuk açıcıydı. Bu derslerde sâdece Eric Hoffer’in kitabı değil, Mehmet Arif Bey’in “Başımıza Gelenler”i, Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun “Çağlayanlar”ı, Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya”sı, Cahiz’in “Fazületü’l Etrak”ı, Şevket Süreyya Aydemir’in “Suyu Arayan Adam”ı da ayrıntılı olarak işlenirdi.
“Kesin İnançlılar, Kitlelerin Anatomisi” eserini Başbuğ Türkeş gençlere, kesin inançlı olmasın, “kitle” değil “millet” şuuru ile hareket etsin saikiyle anlatırdı. İşte o kuşak en azından okuduğu bu kitaplarla, aldığı bu öğütlerle millet olma şuuru üzerine düşünmüş, kendisini geliştirmiş, çoğu defa da bu şuurla hareket etme alışkanlığını davranışlarına yansıtarak pek çok siyasal, toplumsal olayda sorgulayan ancak vatanperver, şüpheci ancak milliyetçi bir damarın neşet etmesini sağlamışlardır.