0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

Orkan Yıldızı

“Our boys have done it!”

 

Şehrin kirli ışıklarından kurtulabildiğin ağustos akşamlarında, Samanyolu Galaksisi’nin ücrasında gezintiye çık; Avcı Kolu’nu geç, Yay Kolu’nu boydan boya in, Kahraman Kolu’nda yanıp sönen sayısız yıldızın içinde dokuzunu ayırsın bir yana gözlerin… Buldun mu? Ay’ın bile tutulduğu gecelerde, göklerin ve denizlerin zifirini, deli deli yarıp geçen vazife sevdalısı çakarlar var ya; gövdelerinden minicik bir ışığı göğertip, tâ sidreye yetirirler hani! Gördün mü o cânım fenerleri? Birbirlerine uzak gibi durduklarına aldanma, cevherleri aynı yıldız tozundandır, kehkeşânlar devrinden eski tanıştır hepsi… Şair sözü bu, yabana atma! İçlerinden en serâzat yanıp söneni seç şimdi… Hah işte!.. Orkan yıldızı o! Onu anlatacağım sana…

***

“Hey asker ağa! Bi’ baksana!”

Otuz beş numaralı hücrenin tam önünden geçen, ‘mühim’ rütbeli “Their Boy” zınk diye durdu. Deli miydi bu adam! En kıytırık personele bile “Komutanım” dememenin cezası belliyken!.. Bu ne cüret lan!

Hışımla arkasına döndüğünde, az önce kapıda “Dikkaaaattt!” diye kendisine teşrifat yapan erle göz göze geldi. Sâdece mahkûmlar arasında değil askerler içinde de namlıydı Their Boy… Askerin, merhamet gibi en ufak bir zaafını yakaladığı anda, anasını ağlatıyordu. Jopu vururken eli mi titredi, tekmelerken azıcık insaf mı etti, yandığının resmiydi; “Aynı görüşten misin lannnn!” diye jopu kapıyor, “Memleketlin mi ulannn!” diye postalıyla çiğneyip, üstünde tepiniyor; gereği yerine getirilemeyen zulmü, misliyle bizzat tatbik ediyordu. Yâni buraya düşen vicdan sahibi askerin de, mahkûmdan farkı yok gibi bir şeydi.

“Efendim, bayılıyor da öyle bırakıyoruz. Ne yapmak istiyor bu deli, anlamıyoruz!”

Their Boy nefretle baktı hücrenin kapısına. Çok iyi anlıyordu içerdekinin maksadını… Başkalarıyla bir işi yoktu aslında. Diğer hücrelerdeki arkadaşlarına ses veriyordu, o karanlığın içinden…

Ağzının kenarından, yüreğinin safrası köpük köpük taştı; çıngıraklı bir sesle tısladı.

“Orkaann! Hayırdır, giderayak kaşınıyor musun yine?”

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz