0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

DEMİR KUŞAKLI CİHAN PEHLİVANLARI: KEL ALİÇO-II

Kocakarı ilaçlarıyla ishalini bir nebze kesebilen Aliço, bitik bir hâlde Kara İbo’nun karşısına çıkar. Aliço’nun hastalıklı ve solgun hâli Sultan Aziz’in dikkatli gözlerinden kaçmamıştır. Sultan, Halil Paşa’ya vaziyeti sorduğunda, içten içe Aliço’nun yenilmesini isteyen, Halil Paşa Aliço’nu tutukluğunun Kara İbo’nun iyi güreşmesinden kaynaklandığını söyleyerek durumu geçiştirecektir. Sultan’ın mâbeyncisi Emin Bey’in naklettiğine göre ilk yarım saat ecel terleri döken yiğit Aliço, terleyerek vücudunun zehrini atmış; kendine gelmiştir. Güreşmek âdetâ Aliço’ya şifâ olmuştur. İşte Kel Aliço, işte bu patavatsız bu kabına sığmaz kel, sanki sultânın huzurunda değilmişçesine protokol kurallarını hiçe sayarak gök gürültüsünü andıran sesiyle nâralanmıştır:
-Hayda İbo be!
Görenlerin küçük dilini yutacağı bir cüret!

Aliço çapraza girip Kara İbo’yu yakalıyor. Bu sırada beklenmedik bir şey oluyor! Aliço, bu aksi kel, hasmını pâdişaha doğru sürmeye başlıyor. Herkeste bir telaş baş göstermiştir: Aliço Kara İbo’yu süratle padişaha doğru sürüyor! Seryaver Halil Paşa’nın paçaları tutuşuyor âdetâ. Ya bu pervasız, bu aksi, bu deli kel, Kara İbo’yu sultânın üstüne deviriverirse… Bu ölümüne boğuşmanın heyecanına kapılmış sultan, en ufak bir endişe belirtisi göstermeksizin istifini bozmadan güreşi tâkib etmektedir. Aliço, bir arslanın avını sürüklemesi gibi sürdüğü Kara İbo’yu, pâdişaha beş adım kala budayıp altına alıyor. Bunu, özellikle kendisine tuzak kuranların, başta Seryaver Halil Paşa’nın gözleri önünde yapıyor. Âdeta burnundan soluyan bir boğayı andıran öfkeli kel, Kara İbo’yu yarım saat boyunca merhametsizce ezerek hoşafa çeviriyor; fakat henüz onunla işi bitmemiştir. İzleyenlerin “Aliço’nun bugüne dek bu kadar gaddarâne, bu kadar hâinâne güreştiği görülmemiştir” dediği Kel’in, amansız hücumlarıyla âdetâ nefesi kesilmiş; bacaklarında derman kalmamış Kara İbo artık ne yapıp edip güreşi beraberlikle bağlamayı hedefliyor; zira yaralı aslanın artık yenilemeyeceği anlaşılmıştır. Kara İbo bir nebze olsun nefeslenmek için su kovalarına hamle yapıyor; çünkü soluğu kesilmiştir, bayılmak üzeredir; fakat kispetinin kasnağına iki mengene gibi iki el yapışıyor. Karayel’in “Güreş için hatır, gönül, padişah bile tanımaz” dediği Kel Aliço gürlüyor:
Burası hamam mı be! Tehey! Güreşten sonra hamamlanırsın be! Beygir gibi ne sulanır durursun!”

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz