Polis Akademisi mezunu (1998) ve öykü dalında Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü sahibi (2001) Abdullah Mollaoğlu’nun yalın, duru ve gerçeklik hissini kuvvetle barındıran dikkate değer bir üslûbu vardır. Varlık ve Türk Edebiyatı gibi dergilerin yanı sıra polis dergilerinde de yazmaktadır. Gündelik yaşama ilişkin öyküleriyle birlikte polisiye hikâyeler de kaleme alan Mollaoğlu’nun en dikkat çekici kısa anlatılarından biri de “Merdiven Boşluğu” adlı öyküsüdür. 12 sayfalık bu öykü bir apartmanın merdiven boşluklarında yaşanan ironiyi anlatır. Apartmana pardösülü bir adam taşınmıştır. Öykü kahramanı (ve anlatıcısı) olan apartman sâkini bir sabah kendi dairesinden çıktığında merdiven boşluğunda münasebetsiz bir ses işitir. Apartmana yeni taşınmış olan pardösülü adam merdiven boşluğunda kuvvetle yellenmiştir ve ortalığa fevkâlade kötü bir koku saçmıştır. Öykünün anlatıcısı bu münasebetsizliği yadırgamıştır elbette, ama ilk başta kötüye yormamış ve pardösülü adamın bir rahatsızlığı olabileceğini düşünmüştür. Ne var ki pardösülü adam apartmana giriş ve çıkışların her seferinde merdiven boşluğuna aynı kötü kokuyu gürültülü bir şekilde bırakmaktan çekinmeyecektir. Buna rağmen öykümüzün anlatıcısı her seferinde iyi niyetini muhafaza ederek pardösülü adama yönelik sûizanda bulunmamaya özen göstermektedir. Değil mi ki hiç kimse merdiven boşluğunda kasıtlı olarak gürültülü bir şekilde yellenmez. Oysaki pardösülü adam bu münasebetsizliği biteviye yaparken merdiven boşluğunda yalnız olup olmadığını umursamamakta ve apartman sâkinlerine münasebetsizce rahatsızlık vermekten gocunmamaktadır.
İşbu münasebetsizlik bir müddet böyle devam eder. Öykümüzün anlatıcısının ısrarlı sabrına mukabil bu münasebetsizliğe ilk isyân eden kişi apartman sâkinlerinden sakallı bir adamdır. Apartmana yeni taşınmış olan pardösülü adamın münasebetsizliğinin son bulmayacağı kesinkes anlaşılınca sakallı adam tavrını ortaya koyar ve sert bir şekilde harekete geçer. Merdiven Boşluğu adlı öykü asıl bundan sonra ivme kazanacaktır. Başlangıçta bütün apartman sâkinlerini pis kokulu münasebetsizliğiyle bezdirmiş ve yıldırmış olan pardösülü adam bir müddet sonra apartmandaki çocuklarca taklit edilmeye başlanır. Öyle ki, artık çocuklar da merdiven boşluğunda gürültülü bir şekilde yellenmeyi hem marifet hem de eğlence olarak benimsemeye koyulacaklardır. Pardösülü adamın apartmandaki çocuklara kötü örnek teşkil ettiği fark edilince tepkiler büsbütün ayyuka çıkar, fakat akabinde öykümüzün anlatıcısının kendi çocuğu bile bu münasebetsiz oyuna katılır. Ve dahası, öykü anlatıcısın karısı da merdiven boşluğunda münasebetsizlik edenlerin safında yer alacaktır. Bu çıldırtıcı keyfiyetin önünü almaksa mümkün olamayacaktır.
Abdullah Mollaoğlu’nun Merdiven Boşluğu adlı hikâyesi mizahî bir anlatı olmasına karşın esasen toplumsal eleştiri yüklüdür. Apaçık bir tenkit yoktur bu öyküde. Kapalı bir alandaki (merdiven boşluğundaki) durum hikâyesidir. Biz buna kapalı toplumun davranışlarının serimlemesi de diyebiliriz.
[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]