0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

Yasaklar Tarihimizden Bir Kaç Nota

Türkiye’de matbuat hayatı başladığı andan itibaren onunla beraber yola koyulan bir serüvenin kılcal damarlarına uzanacağız sizlerle. Kâh yakılan bir kitaba, kâh kopyaları makaslanan bir filme, kâh okunması yasaklanmış bir şiir ya da baskısı toplanan gazeteye değineceğiz bu yazıda. Anlaşıldığı üzere sansüre temas etmeye çalışacağız. Kelime anlamı itibariyle “kavramların çeşitli yollarla kontrol edilmesi” olan sansüre, yasaklamanın kibarcası da diyebiliriz.

Türkiye’de radyo yayını başladıktan sonra bazı dönemlerde radyodaki müzik yayını için repertuarların hazırlandığı, bu repertuarların hâricinde kalan müzik türlerinin yayınlanmadığı yakın geçmişimizde konuşulmuştur. Hem siyasî sebeplerle bir dönem dinleyiciden men edilen hem içerik yönünden “sakıncalı” bulunarak terennümü yasaklanan şarkılarımız o kadar çok ki, bu yazıda ancak bir seçkiye yer vereceğiz. Repertuarımızda yasaklı şarkılar ve onların yasaklanma nedenleri yer alıyor. Hemen ilk parçamızla kısa yolculuğumuza başlayalım.

İlk parçamızın adı “Bu İmtidad-ı Cevre-ki Bahtın Şitabı Var”. Bu parçanın yasaklanış öyküsünde iki ayrı rivâyet vardır. Kurgusu aynı, şahıslar farklı. Bu parçaya âit bir cümlenin İttihat ve Terakki’nin önde gelen isimlerinden Dr. Nazım’ın idam sehpasında son sözü olduğu, bunun için de yasaklandığı yazılırken; bir başka rivâyet ise idam edilenin İzmir Suikastı dâvâsındaki birinci sanık olan Ziya Hurşit olduğunu nakleder. Velev ki idam sehpasında son sözlerini söyleyen mahkûm bir gönderme yaptı, tahsil ve geride bıraktığı kayıtlar ışığı altında Dr. Nazım’ın olma ihtimali daha yüksek. Sonuç, bu parça 1927’den sonra radyolardan işitilmedi. Denen odur ki parçanın çalınması yasaklandı. Parça, 1953 yılından sonra kulaklara girdi. Tekrar terennümünün arkasındaki ismin dönemin Başvekili Adnan Menderes olması rivâyetleri hatıra getirdi. Çünkü Menderes, idam edilen Dr. Nazım’la aynı ailenin damadıydı. Bu kurgusu aynı, şahısları farkı rivâyetler söylentiden ibâret kalmadı, köşe yazılarına dahi girdi. Kaynak olarak Alaeddin Yavaşça’yı göstererek bir sonraki parçaya geçelim.

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz