İnsanın aklına en beklenmedik yerde ve zamanda olur olmaz şeyler gelirya geçen gün böylesi bir hâl benim de başıma geldi. Sabahtan beri kursağıma bir tek lokma girmemiş olması bunun sebebidir belki. Akşamın bitip gecenin hâkimiyetinin başladığı dakikalarda Bakkal Hakkı’nın çocukluğumdan beri zerre değişmediği hissi veren dükkânın kapısından içeri adım atar atmaz bu hâl zuhur etti. Nicedir beynimin kıvrımları arasında saklambaç oynarken kaybolduğunu düşündüğüm geveze, içimden içimden konuşmaya başladı:
“Bülbüllerin şakıdığı, kırlangıçların gökyüzünde dans ettikleri bitmeyen bir bahar günü desem…
Ben desem, biz desek, bütün bir dünya böyle dese…
Bildiğimiz her şeyden daha güzel, daha anlamlı, daha aşkın, daha gizemli bir şey desem…
Ben, Yusuf, Tahir, Ferhat, Mecnun ve daha nicesi meclis kurup oturmuşuz da seni bekliyoruz desem…
Bolu Beyi, Apdi Ağa, Nottingham Şerifi gibiler gerçekten başaramadı, Kabil’in soyu da kurudu desem…
İnsanlar eskiden yalan diye bir şey söylermiş, nasıl bir şey olduğunu artık bilen yokmuş desem…
İnsanın içini titreten şiiri süsleyen bir beste desem…
Denizin mavisi, göğün mavisi dünyanın en güzel gözlerinin mavisinde yok olmuş desem…
Özlenen geçmişi hiçbir dekorunu unutmadan bugüne getirdik, üstelik siyah-beyaz değil, ebemkuşağı kadar renkli desem…
İyilik, hak, adalet, vicdan desem…
[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]