0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

ÜÇÜNCÜ SAHNE

BAY KENANLI: Soğuk kış günlerinde hava durumu hakkında rapor veren spikerin ofisi kadar muntazam bir oda sıcaklığında, diplomasi bir oda sıcaklığı meselesidir ya siyaset bir vücut sıcaklığı, savaşsa bir soğuma sayın seçmenler kalsın bu da kulaklarda. Şimdi tam da bu ortamda hiçbir uzvum başta aklım kibar çalışamaz. Ne de ikna edici. Dünya ve insanlık hakkında düşünürken birçok düşünceyi tatsam da bazı duyguları ıskaladığımı fark ettim. Bu ıska bu hedefte sapma… Duygunun kendisini. Hem düşünmek bu değil mi? Bütün duyguları alaşağı etmeli. İnsan hep aklında olanı hiçbir zaman düşünemez ki. Tekrara düşerken her biri birbirinden orijinal sandığım fikirlerim ile Eski Yunanlıların agorası iş bu caddeye çıkmadan anladım ki bir bölü iki, iki bölü dört, üç bölü altı, dört bölü sekiz… Yüz bölü iki yüz, hacim artar azalır, fikirler şişer büzüşür fakat hep bir bölü ikiyi düşünür durur. Bu aynı matematik ile kah “x” yerine “y” koyar kah “y”yi def eder “z” yapar kendimi aldatırmışım. Bu makûs talihimi yenmek için halkla beraber olmalıymışım. Aralarına karılmalı, karışmalı ve yürümeye çıkmalı imişim. Ama sedir ağaçları altında geniz yakan bir oksijen ile hiç mangal yakılmamış değme nezih ormanlarda, yürüyüş parklarında değil. Egzoz, sigara ve kömürden hallice yakıttan çıkan dumanın azotla at başı gittiği insanlığı kalabalık bir caddede bulmalı imişim. Aklım nefes gibi gayri ihtiyarı çalışmakta… Bir nefes alış ve verişinin grameri niçin ticari? Nefesin vergilendirilebilirliği ve henüz böyle bir düzenleme olmadığı için şanslıyım. Hunharca alıp verebilirim hadi aldım vermeyebilirim.

Yazının Devamı Ayarsız Dergisinde

Aylık fikir, kültür, sanat ve edebiyat dergisi Hâlet-i ruhiyemiz: Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.

spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz