0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

Tuhaf Bir Av Hikâyesi

Dracula’nın mı Van Helsing’in mi tarafında olduğuna asla karar veremeyeceğimiz o tekinsiz adama; Mehmet Berk Yaltırık’a.

“Şimdi elbette ki rüya gördüğümü söyleyeceksiniz, ama öyle değil. Gördüklerimde…duyduklarımda…düşündüklerimde rüyaların o şüphe götürmez mizacı yoktu.”

Edgar Allen Poe, Bir Kayalık Dağ Öyküsü

  1. Esintisiz, bunaltıcı ve haddinden fazla nemli bu gecede o meşum olayı nerden hatırladım; bilinçaltımın hangi karanlık dehlizlerinden çıktı geldi, hâlihazırda çok da huzurlu olmayan geceyi nasıl tahammülfersa bir hâle getirdi, bilmiyorum. Kütüphanede saatler boyunca çalışmaya gayret ettiğim hâlde pek de başarılı olamamış, uyku düzenimi iyiden iyiye bozmamak için uykum gelmemesine rağmen kendimi yatağa atıvermiştim. Odamın penceresi açık olduğu hâlde hava o kadar sıcaktı ki sanki yatağa değil hamamın göbek taşına uzanmıştım. Ardından kafamda günlük hâdiselerle ilgili sayısız düşünce doluverdi. Sonra aniden bu huzursuz ve uykusuz gecede o hikâye, derinlerden bir yerden çıktı geldi, kendini bana hatırlatıverdi. Bana anlatılan şeyi neredeyse kelimesi kelimesine hatırlıyordum. Bir müddet o uğursuz hikâyenin tedirginliğiyle boğuştum. Yararı yoktu. Uyuyabilsem kurtulurum diye düşündüm, gözlerimi kapatıp mutat uyu pozisyonumu alıp yüzüstü yastıklara gömüldüğümde odada belli belirsiz bir nefes sesi duyarak irkildim. İlk önce kapıyı açık bıraktığım bir anda odaya girmiş bir kedi olabileceğini düşündüm. Sonra böyle bir şey olsa bunu mutlaka fark edebileceğimi… Zira odaya girdiğimde benden rahatsız olup başkaca sesler çıkarırdı, oysa burada söz konusu olan kendisine başka hiçbir gürültünün eşlik etmediği tekdüze bir nefes sesiydi. Yorgun bir insan nefesini andıran bu ses, ben uyumaya çalıştıkça güçleniyor zaten pek de kalmamış olan huzurumu tüketiyordu. Kendi nefesimin sesini duyuyor olabileceğimi düşünerek nefesimi tuttuğumda sinir bozucu nefes sesini hâlâ duyuyor olmam keyfimi iyiden iyiye kaçırmıştı. Huzursuzluğum anbean artıyordu. Ayağa kalkarak pencereye doğru seğirttim. Dışarıdan gelen bir başka sesi farklı yorumladığıma kendimi güçbela ikna etmiştim, açık pencereyi kapatarak sese son verecektim. Bereket versin ki pencereyi kapattığımda ses gerçekten kesildi. Lâkin artık uyumanın imkânı yoktu. İçimdeki huzursuzluğu gidermek için o hikâyeyi yazmalıydım. Yazmak ilacıydı belki bu huzursuzluğun, belki de hastalığın ta kendisiydi.
[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz