Biz bu yazımızda toplum ile millet sözcüklerini aynı anlamda kullanacağız. Dolayısıyla okurlarımızdan bu yazıyı okurlarken iki sözcüğü tek kavrammış gibi düşünmelerini talep ediyoruz. Toplumlar (veya milletler) için zaman farklıdır. Kişisel zamandan farklıdır ki bunun böyle olduğunu zaten biliyorsunuz. Türkiye’ye özel konuşursak ve Türkiye Türklüğü toplumunun başlangıcını 1071 olarak saptarsak bu yazının yazıldığı 2019 tarihi itibarıyla 948 yıllık toplumsal zamandan söz ediyoruz demektir. Ne var ki toplumsal zaman 948 yıl gibisinden rakamlarla belirginleştirilemiyor. Bunun böyle olmasının sebebi, 1071 tarihinin toplumsal olmaktan çok siyasî başlangıç niteliği taşımasıdır. Türkiye Türklüğünün 948 yılının öncesi ve sonrası Türk toplumunun gerçek zamanıdır. İşbu gerçek zaman teorik zamandır da. Biz buna kurmaca zaman da diyebiliriz. Bunun aynı anda hem gerçek hem de kurmaca zaman olması bir çelişki değildir. Nihal Atsız’ın vurguladığı üzere bir milletin geçmişi o milletin dileklerine göre yazılır. Yani tarih yazıcılığı da bir inşa çalışmasıdır. Bu inşa tabiî ki tarihsel gerçekler üzerinde yükselir. Ama sâdece geçmiş değil gelecek de o milletin dilekleri doğrultusunda kurgulanmaya çalışılır. Edebiyat doktoru M. Levent Yener inşa sözcüğü yerine ihya sözcüğünü öneriyor. Zaten asıl maksat da budur. Türkiye toplumunun milletleşme sürecini sekteye uğratmak emelini taşıyanların söylemine göre Mustafa Kemal Atatürk yirminci yüzyılda bir Türk milleti oluşturmaya çalışmıştır. Oysaki Türk milleti tarih boyunca zaten hep vardı. Şu hâlde Atatürk var olan bir milleti modern zamanların ihtiyaçları, şartları ve dayatmaları doğrultusunda ihya etmiştir. Bunalımlı dönemlerde Türk milletinin önüne bir Bozkurt’un düşmesinden kasıt budur. Tarihimiz boyunca Bozkurt’un önderliği aslında bir ihya hareketidir. Yıpranmış ve çağın gerisine düşmüş bir milletin güncellenmesine ihya dememizde sakınca yoktur.
Bir milletin tarihi o milletin dilekleri ve ülküleri doğrultusunda, fakat tarihsel gerçekliklerin yönlendirmesiyle yazıldığı içindir ki millet zamanının hem gerçek hem kurmaca olması kendi mantığı içerisinde çelişki barındırmaz.
