Sevgili Tiryaki,
Birazdan okuyacaklarını, seni demli çay içmeye davet edip Kızılay’daki kafelerden birinde yüzyüze anlatabilirdim. Ne de olsa çayla tahkim edilmiş samimî muhabbet, senin asla hayır diyemeyeceğin baştan çıkarıcı bir tekliftir… Gözlerinin hayretten kocaman açılmasını zâlim bir zevkle izlemek ve meraktan kıvranmana rağmen “ağır” durmak için sergileyeceğin takdir edilesi gayreti keyifle gözlemek, benim için günün ödülü olurdu.
Ancak yaşadığım ilginç tesâdüfü sâdece sana anlatmanın haksızlık olacağını düşündüm. Bunu okurlar da bilmeliydi. Okuyunca sen de göreceksin, tesâdüf ama ne tesâdüf…