…
[111a] Hanum hey!
Bir gün Ulaş oglı,
Tülü kuşun yavrısı,
Beze miskin umudı,
Amıt suyunun aslanı,
Karacuğun kaplanı,
Konur atın eyesi,
Bayındır Hanun güyegüsi,
Kalın Oğuz’un devleti
Salur Kazan yerinden durmuşıdı, doksan başlu ban evlerin kara yerün üzerine dikdürmişidi, doksan yerde ala ipek haliçe döşenmişidi, altun ayak sürahile dizilmişidi. Dokuz kara gözlü hûb yüzlü, elleri bileginden kınalı, parmakları nigârlı kâfir kızları al şarabı genç Oğuz yiğitlerine, beglerine altun ayagıla gezdürürleridi. Han Kazan, yiğitlere çuka cübbe, katar katar deve, ala kaftan bağışlarıdı.
Meger Hanum, Kazan’ın divanına Tırabuzon tekürünün elçisi dahi gelmişidi. Ol elçi diz basup selam virdi. Kazan aleyk aldı. Elçi, Tırabuzon tekürünün kâgıdını Han Kazana eltedi. Han Kazan, Boz atlı Beyrek’e “Kâgıdı oku” dedi. Beyrek, açdı, okudı. “Ben ki gögile pehlû uran kal’alarun sahibi, üç canverin saklayanı, otuz iki kâfir beyinin oğlunun celladı Tırabuzon tekürüyem. Sen ki Kalın Oğuz devleti, beze miskin umudı, kalmış yiğid arhası, Kazan Hansan. Sana selam olsun. Vilayetimin şarkında bir canver peyda oldı. Ala yigidlerüm yolladım, her biri canverin lokması oldı. [145b] Kendüm ordumile yıgılup üzerine vardum, dünyâ başuma dar oldı. Bunladum. Kerem et, canveri depele. Men, sene tümen tümen harac verem.” diyesiydi. Han Kazan yerinden örü turdı. Elçiye “Elbetde canver üstüne varuram.” dedi. Ol zamanda beglerin sözü yek olurıdı. Kazan begün karındaşı Kara Göne eydür: “Han Kazan, canver üstüne kimleri salursan?” Kazan eyitti: “Elbetde kendüm gederem.” Kara Göne eydür: “Han Kazan, kalın Oguzun arhası Kazan! Sen gederisen Oguzu kim gözetecek a Kazan!” Kazan eydür: “Oglum Uruz ilen seni bırakaram.” At agızlu Aruz Koca eydür: “Agam Kazan! Sası dinlü kâfir tekürünün kâgıdı al olmaya? Nicedür senünile adâvet ider. Senün gitmen muvafık degüldür. Oguz begleründen birisi gitsün.” dedi. Aruz Koca’nun sözi Kazan’a kâr eyledi, turdı. Sagına soluna bakdı, beglerden Koşa burçtan kayın oku eglenmeyen Yagrıncıoglı Elalmış râzı oldı. Yarar yigitlerden âdemlerden yanına cem eyledi. Yaragıyla yola düşdi. Daglar depeler aştı, dereler geçti. Elhasıl günlerden bir gün canverin oldugı Kanlı daga geldiler. At depdiler, ok sepdiler. Kılıcile, kargıyıla ejderhaya uruşup dürişdiler. Amma canveri öldüremediler. Selimoglı Karaman canver elinde zebun oldı. Kanlı Koca oglı [168a] Tanrıvermiş ve dahi Yagrıncıoglı Elalmış ejderha elinde şehid oldı. Akan durı sulardan haber geçdi, arkurı yatan Ala dagdan haber aşdı. Oguz elinde kara şiven kopdı. Kimi “oglum” der, kimi “kardaş”. Ag pürçekli analar aglaştılar, ag sakallı babalar bozlaşdılar. Karalar baglayup, göge sarınup Kazan Beg’e geldiler, sarıklarını yere urdılar. Zarılık kıldılar. Kazan Beg haberi işidince gâyet saht oldı. Destmâlini eline alup bögürü bögürü agladı. Kalın Oguz beglerine soyladı, görelüm Hanum ne soyladı: