0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

İftihar ve Hüzün

Henüz 80 darbesi olmamış, ortaokul birinci sınıftayız…

Matematik, fen bilgisi dersleri kendiliğinden 10; sosyal bilgiler gayret istiyor, ama Türkçe’den ne yapsak tavan puan 5, şaşırtıp 6 alamıyoruz.

Türkçe hocası, soruların bitiminde “Yanıtlar” diye başlayan teksire basılı kâğıt dağıtıyor; ben ve benim gibi ağabeylerinin izinden giden birkaç arkadaşım “Cevaplar” diye devam ediyoruz. …

Bir gün Türkçe hocam dayanamadı, elebaşı olduğumu düşünerek bana “Daha ne kadar ısrar edeceksin; yanıt yerine cevap, olanak yerine imkân demeye?” şeklinde bir soru sordu; ben henüz ilk soruyu anlamaya çalışırken peşinden “Bu ısrarın neden?” diye ikinci ve daha zor bir soru yöneltti.

Türkçe’den 10 alınamazdı ve alamazdım zâten, ama 5’i geçemeyişimin nedeni de belli oldu…

Muhatabı olduğum soruya cevap verirken, kısıtlı kelime hazinemle; sadece hikâye ve romanlardaki tasvirlerle hayâlimde canlanan, “Ata Yurdu” ya da “Turan Eli” gibi bizim ellerde yaşayan ve çizgi romanlarla afişlerdeki figürlerin şekillendirdiği “Esir Türkler”e dair birkaç kelâm ediverdim.

“Bugün esir Türklerle kardeşliğimizin teminatı dilimizdir. Bir gün esir Türkler hürriyetine kavuştuğunda …”  diye başlayıp devam eden açıklamama hocam müstehzî bir tavırla “Öyle bir gün gelecek miymiş?” diye karşılık verdi.

[st_callout title=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” button_text=”Kitapçılar & Abonelik Formu” link=”https://www.ayarsiz.net/abonelik-formu/” text_color=”#f2f2f2″ background=”#de7474″]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/st_callout]

spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz