0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

HAN

Kıyafetlerim tamam, saatim tamam, gözlüğüm tamam. Tarağımı da çantaya attım mı belki de ilk defa bir otelden hiçbir eşyamı unutmadan ayrılacağım, diye düşünürken TRİNK! Arabanın anahtarı geldi aklıma. Çantanın ön gözündedir herhalde; yok, orta göz yok, arka göz yok. Yok, yok, yok! Diş fırçası, tarak, hatta yedek ayakkabımı bile unutmuşluğum vardır fakat araba anahtarı olacak iş değil, deyip aramaya koyuldum. Ararken sigara molası bile verdiğimi düşünürsek 15-20 dakika rahat geçti. Neyse ki televizyonun üstüne dik bir şekilde koymuşum da bu kadar sürede bulabildim otuz metrekarelik odada. Allah muhafaza komodinin üstüne falan koysam gitti kafadan bir saat. Saat 6’da uyandığımı düşünürsek otelle ilişiğimi kesmem 8’i bulmuştu. Valizimi arabaya yerleştirdikten sonra en kral yol arkadaşıma seslendim: “Siri, Sülüklü Han’a nasıl gidiliyor?” Daha uyanamamış belli ki Sülüklü’yü algılayamayıp Eskişehir Han’ın yol tarifini verdi. Tek taraflı kısa bir atışmadan sonra yolda giden birine sordum, neyse ki uzak değilmişim. Planım bir kahve içip Adana’ya doğru yollanmaktı. Takiben on beş dakika sonra oradaydım. Yirmi beş yaşlarında bir garson geldi, bir Türk kahvesi istedim. Patlattı yüzyılın esprisini:

“Kahveyi nasıl alırsın abla, köpüklü mü, köpüksüz mü?”

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz