benimle konuşmayacak mısın, gün akşama dönüyor.
burada, mevsimler sizinkilere benzemez.
ilâçları tabipler yazmıyor ve biliniyor;
yoktur bazı şeylerin tedâvisi…
altı üstünden hayr mıdır deyip ters yüz ettiğimiz ne varsa,
eve dönüş yolunda ham maddenin kendisi,
sırtımızda kabaran dağın ruhumuzdan kopardığı şeylerle
birbirini tutmaması, yok böyle bir denklem kimyâ’da…
duânın gücüne inanıyoruz -bütün kapıları tıklattıktan sonra-
başlangıçta cennet vaadiyle girdiğimiz bu oyunda,
yüzsüz birer pazarlıkçılara döndük böylece, üzülmeyecek miyiz…
zâten yazılmış olanları bir de kendimiz yazıyoruz ne garip;
hâlbuki at içine, kendinden geçinceye kadar buharında harla,
ki bu bir iç terbiye çeşidiyle ne kadar da eş değer,
ve su kat, kısık ateşte su alabildiğine…
[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]