Yine oturmuş sayıyordu kum tanelerini. 3.016.789.458.844… Birisi yanına gelip de dese ki “Yahu dünyanın kumunu bırak, bu kumsalınki dahi biter mi saymakla.” kaldırır kafasını bön bön bakardı ona, sanki bu söylediği çok anlamsızmış gibi. Ne yapsın, bu da Tankut’un kendisine vazife bellediği şeylerden biriydi. Herkes dalga geçiyordu ama sormuyordu kimse “Ne yapıyorsun?” diye. Sorsalar, “Zamanı tutuyorum,” diyecekti. Kimse sormadı. Gelip geçen insanlar ona baktığında ne görüyordu? İşsiz, güçsüz, imrenilemeyecek derecede pejmürde bir meczup… Gözleriyle yargılıyorlardı onu. 3.037.021.784.655.
Oysa Kenan Doğulu “Tutamıyorum zamanı,” diye haykırdığında, cebine dünyanın parasını koymuşlar, başarılı bir müzisyen olduğunu ilan edip bağırlarına basmışlardı. Zamanı tutamayan birinin başarılı olduğu dünyada, zamanı onlar için tutan, tek tek sayan Tankut’a böyle davranılması, cebine para, yüreğine sevgi koyulmaması adâletsizliğin daniskasıydı. Acaba daniskanın, İngilizce eşek kelimesi ile bir bağlantısı var mıydı? 3.047.865.369.233.