0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

VE

VE olağanüstü hal ne yazık ki hâlâ devam ediyor.

 

VE ben utanması gereken herkes adına utanıp önce, sonra “sana söz baharlar gelecek” diyen şarkıdaki gibi bu sayıda size bahar kokulu kelimeler getiriyorum harf dostlarım. Yılı yarıladık; altıncı ay aynı zamanda yazın ilk ayı ve Haziran 21’de en uzun günü yaşayacağız. Her şey alışık olduğumuz gibi gidiyor, ta ki Ramazan’ın 24 Haziran’da bittiğini fark edinceye kadar. Bana bakmayın, sizi çekiyor!!! “Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan” diyor ve mikrofonu geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, “Mars’ta bulunan su ile abdest almak caiz midir” ya da “DM’den nüde göndermek orucu bozar mı” gibi sorulara canlı yayın pespayeliklerinde cevap verip yüzbinlerce lirayı cebe indiren oruç ayı hocalarına bırakıyorum. Olmasalar da olurduk!

 

VE sana bu yazıyı bir gece yarısında yazıyorum / Gökyüzünde İstanbul’da göremediğim tüm yıldızlar / DJ elektro bir parça çalıyor ecnebiden / Zavallı çocukları hippi çiftlerin uyumaya çalışıyor / Bir Shazam’a dinletiyor, bir de ben dinliyorum / Derken… Derken “Volkaaann hadi” diye bir ses duyuyor ve ben de o kalp atışından ve kabile davullarından ilham alan müziğe kendimi kaptırıp dans ediyorum. İnce bir sarhoşluk var dimağımda, gözlerimi açık tutsam baskı, kapasam hepten zulüm zira etraftakiler çok fena! Burnumdan genzime doğru akan bir tuzlu su buğusu, kulaklarımdan içeri sızan günahkâr tınılar ve ben âdeta hazreti Mehmet Ragıp Vural beyefendi hazretleri diyeceksiniz der gibi açtım bilgisayarı yazı yazıyorum!

VE artık kendimi yazar gibi hissediyorum, bir gazeteci veyahut bir muharrir edasıyla yaşıyorum hayatı! Nerden çıktı derseniz, ilk hanut gezimin tadını çıkarıyorum şu an. Peki kabul, belki Ayarsız’ın burada dahli yok ama ben yine de duhlettim kendi denklemime, kime ne! Tamam, baştan anlatıyorum. İdil benim lise arkadaşım, kendisi koca burun ve kulaklı en ergen hallerimizden, pis pis sivilcelenmiş suratımıza kadar 11 ila 18 yaş aramızı bilir. Gerçi gavurun tabiri ile “vice versa” biz de aynılarını ona dair biliriz. Bu tatlı kadın kocası ile birlikte Bodrum’a yerleşti ve imrendiğimiz hayatı sürüyor. Peki buraya kadar yazılık bir durum yok, ancak son 3 senedir yaz tatillerimi geçirdiğim otelin işletmesini alır ve beni açılış partisine çağırırsa ben burada göklerden gelen bir ses ararım arkadaş! Mekancılıkta âdettendir bu tür yeni girişimlerde sezon-dışı bir dönemde de eşe dosta, çevresi geniş arkadaşlara, birkaç gazeteciye falan davet çıkarılır ve bir merhaba partisi tertip edilir. Buraya davet edilen arkadaşlar da eşek değiller ya, üff şöyle güzel bir yer, böyle güzel bir yer diye gazete yazıları yazar, twitler döşenir ve Facebook mesajları atar, ağızdan ağıza pazarlamanın çerisi olurlar (Göltürkbükü Daphnis Beach’e selamımı söyleyene yüzde on indirim var). Hülasa ben bu davete bir hanut misyonu yüklüyorum ki aziz okuyucu, Türk matbuatının anlı şanlı yazarları ile bir duygudaşlık yaşayayım. Onu da mı yaşamayağgh!!!

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz