0,00 TRY

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

KARA KÜTÜPHANE – Yeniden Var Olamamanın Dayanılmaz Ağırlığı

Sanırım bundan iki yıl kadar önce mevsimin, takvimlere göre sonbahar olmasına rağmen kendisini yaz gibi hissettiği bir gündü. Yakın bir arkadaşımla mitolojiler üzerine konuşuyorduk. Mitolojilerin ortak noktalarından bahsederken, bana arketip kavramından haberdar olup olmadığımı sormuştu. Carl Gustav Jung ile doğrudan tanışmamın başlangıcı da bu oldu.

Arkadaşımın bu konudaki tavsiyesini size de aktararak girizgâhı yapmış olalım. Arketip kavramını ve kapsamını tam olarak anlamadan yapacağınız herhangi bir mitoloji, dinler tarihi ve dahi hikâye okuması eksik kalıyor. İyi güzel söylüyorum da, nedir bu arketip?

Arketip denilen şey, ilk defa Jung tarafından ortaya atılan, sembolik anlam, ilk örnek diyebileceğimiz bir kavram olup, insan psikolojisini ve geçmişini, bilincinin derinlerinde yatan sebepleri, ilk anlamları tanımlıyor. Muhtevası itibariyle insanların zaman içerisinde geliştirdikleri davranış kalıplarının ilk örneği, insanın ve kültürünün yapı taşı olduğu da söylenebilir. Felsefî anlamıyla bakarsanız, Platon’un “İdealar Dünyası” kavramında yer alan her bir “idea” gibi algılanabilir.

Aralarındaki en önemli farklılık, Platon’un ideaları bir çeşit soyut dünyada yer alıyorken, arketiplerin insan psikolojisinin derinlerinde, bilinçlerimizin puslu koridorlarında veya tarihimizin ilk sayfalarında yer alıyor olması.

Ne demiştik? Mitolojileri yorumlamak için arketiplerin varlığı, taşıdıkları anlamı idrak etmek önemli bir basamak. Bu merdivene tırmanmak istiyorsanız da, bu satırların yazarının âcizane tavsiyesi Metis Yayınları tarafından yayımlanan Carl Gustav Jung’un “Dört Arketip” adlı kitabını öncelikli okunanlar listenize almanız. Kitap, kendi kültürünüze uyumlanacak doğru bağlantıları kurabilmek ve ilk örneğe ulaşabilmek adına ciddî bir rehberlik sağlıyor okuyucusu için.

Mamafih, konuyu kendi kültürümüz açısından yorumlayabilmek için de, bizim kültürümüzde yer alan arketiplerin örneklerine ulaşabiliyor olmamız lâzım. Gönül isterdi ki, bu konuda tarihimizi, modern bilimin esasları ile hamasetten uzak bir şekilde yorumlayabilelim, ancak burada da yine bizim kültürümüze dışarıdan bakan bir gözün yardımına muhtaç durumdayız.

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz