0,00 TRY

Sepetinizde ürün yok!

Haber aXi

iriliş Şehri…
Tolstoy’un efsâne eseri gelmesin aklınıza, bu bir “Amerikan gerçeği” haberi. Pireyi deve yapan, bir verip bin gösteren, büyük motorlu araçlar, büyük bahçeli evler ile bir rüyayı dünyaya satan Amerikalıların haberi. The New York Times, 1968 yılında ülkenin farklı yerlerinden Washington’a hücum eden fakirler için kurulan bir köyü sayfalarına taşımış. Fakirlikten, çâresizlikten ve kimsesizlikten isyân noktasına gelen üç bin kişi (gariban siyahlar) yeniden dirilmek için başkente sığınmışlar. Doktorlar ve gönüllüler bu kimsesizlere, fakirlere yardım etmiş, ancak halk ve hükümet çok da önemsememiş. Bir nevi komin düzeni kuran garibanlar kendi kendilerine yetmeye çalışmışlar.
Bu habere bakınca sıradan sözler dökülüyor dilden, ancak öyle değil. Bu haber Batı’nın çâresizlere bakışının, düşkünlere el uzatmayışının, kimsesizlere kucak açmayışının açık bir karinesi. Günümüzde dahi bu haberi destekleyen o kadar gelişme var ki, meselâ geçen hafta dünya medyasına yansıyan bir haberde, Fransa’da mültecilerin uyumak için geceleri köprü altına sığındığı belirtiliyor, ancak Fransızların mültecilerin köprü altında yatmasını önlemek için köprünün altına kaya attıkları ifâde ediliyor. Yine geçtiğimiz yıl Avrupa’da sınırdan geçmeye çalışan sığınmacılara yapılan muameleyi, nasıl çelme takılarak düşürüldüğünü izledik. Bu konuyla ilgili benzer bir haber de geçen hafta Japonya’dan geldi; ülkelerine sığınmak için başvuru yapan yetmiş binden fazla insan içinden Japon devleti sâdece iki yüz yetmiş kişiye oturum vermiş.
Osmanlı’dan günümüze topraklarımıza sığınanlara yapılan muameleye baktığımızda, bu topraklarda yaşayan insanların çâresize uzanan el olduğunu görüyoruz. II. Beyazıt’ın İspanya’dan kaçan Yahudiler için eyaletlerine gönderdiği haber tarihî kayıtlara şöyle yansımıştır: “…İspanya Yahudilerini geri çevirmek şöyle dursun tam bir içtenlikle karşılanmalarını, aksine hareket ederek göçmenlere kötü muamele yapacakların veya en ufak bir zarara sebebiyet vereceklerin ölümle cezalandırılacaklarını…”
Yine Nazilerden kaçan 190 akademisyeni kabul ederek hem canlarını kurtardık, hem de onlar sâyesinde Türkiye’nin eğitim politikasını değiştirdik. Bulgar zulmünden kaçan soydaşlarımız seksenli yıllarda hepimizin gözyaşı oldu, Naim Süleymanoğlu’nun hikâyesiyle ise coştukça coştuk. Pamir Dağları’ndan gelenlere Van’da yurt kurduk. Biz vatan verdik onlara, onlar da teröre karşı set çekti dağlara. Saddam’dan kaçan kim varsa önce bizim kapımızı çaldı, açtık kapıyı hiç “hayır” demedik. En son yaptığımız fedakârlık ise hepsini gölgede bırakır cinsten, siyasî boyutu bir yana, Suriye topraklarında yaşayan insanlara tarih boyunca yapılmayan bir iyiliği yaptık. Sokakta kalan kim varsa sorgusuz sualsiz ülkemize aldık. Bu kabulün farklı sonuçları vardır ve olacaktır, ancak siyaset gözetmeksizin maziye bakıldığında, ülkeyi yöneten kim varsa kimsesizlere el uzatmıştır. Bu hepimiz için onur duyulacak bir haslet, kendimizi alkışlayalım, zira bunu hak ediyoruz.

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz